EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing), Türkçe açılımıyla Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, birçok psikopatolojik rahatsızlığın tedavisinde kullanılan, danışan merkezli, travma odaklı bir psikoterapi yöntemidir.
Deneyimlerimiz sonucu edindiğimiz bilgiler beynimizde uygun şekilde depolanır, ancak travmatik ya da bize rahatsızlık hissi veren bir olay yaşadığımızda bu sistem doğru çalışmaz. Rahatsızlık veren anılar sağlıklı bir şekilde depolanmaz, duygular, düşünceler, görüntüler, sesler, beden duyumları o an rahatsızlık verdiği haliyle depolanır. Günümüze geldiğinde, bu unsurlar tetiklendiğinde kişi, anının tamamını yaşamış gibi etkilenir. EMDR Terapisinin amacı, söz konusu anıların işlemlenmesini ve uygun şekilde depolanmasını sağlayarak travmatik anıların kişinin bugüne yansıyan etkilerini minimize etmektir.
Önemli travmaların yanı sıra (doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi), her türlü travmatik yaşantılar (ihmal, şiddet, okul-aile-sosyal çevrede yaşanan duygusal zorluklar, başarısızlıklar, reddedilmeler, aşağılanmalar) işlenememiş anılar arasında yer alabilirler. EMDR’ın kullanıldığı ve etkili olduğu başlıca travmalar şunlardır;
EMDR terapisinde 8 aşamalı (danışan geçmişi, hazırlık, değerlendirme, duyarsızlaştırma, yerleştirme, beden tarama, kapanış, yeniden değerlendirme) ve üç yönlü (geçmiş, şimdi, gelecek) bir protokol uygulanır. Hedef, geçmişte yaşanan anıların yeniden işlenerek duyarsızlaşmanın sağlanması, bugünkü semptomların tedavisi, danışanın gelecekte karşılaşacağı benzer sorunlar karşısında, kazandığı olumlu inanç ve duyguların geliştirdiği yeni bakış açısının yönlendirdiği davranışları gösterebilmesidir.
EMDR, kısa süreli terapiler arasında sayılabilen bir terapi ekolüdür. Bununla birlikte ne kadar süreceği, çalışılan sorunun ne olduğu, yaşam koşulları, geçmişte deneyimlenen travmaların ne kadar olduğu ve bireye olan etkileri ile ilişkili olarak değişebilmektedir.
İmge, EMDR terapisinin en önemli kavramlarından biridir. Danışandan üzerinde çalışılacak travmatik olayı imgelemesi istenir böylece travmatik olayın depolandığı yer ile beyin arasında bir bağ kurulması sağlanmaktadır. Süreçte ele alınan diğer kavramlar negatif ve pozitif kognisyonlardır. İmgeleme sonrasında imge ile ilişkili olarak kişinin kendine yönelik gelişen “negatif kognisyonları” yani olumsuz inançları keşfedilir ve travmatik olayın işlemlenmesi sürecinde pozitif kognisyonlar yani kişinin kendisine yönelik olumlu inançlar geliştirilerek negatifler yerine yerleştirilir. EMDR terapisi sürecinde duyguları keşfetmek ve derecelendirmek kadar bedensel duyumlar da çok önemlidir. Yaşanılan travmatik olaya bağlı olarak kişinin bedeninde hissettiği gerilim vb. duyumlar da bu süreçte yeniden işlenmektedir.
EMDR, bu tür rahatsızlık derecesi yüksek anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapidir. Beyin o anda yapamadığı işlemeyi terapi esnasında yapar ve sağlıklı öğrenme gerçekleşir. Böylece o anılar adaptif şekilde depolanarak kişiye artık rahatsızlık vermemeye başlar. Yalnızca fizyolojik semptomlar ortadan kalkmaz. Buna ek olarak kişi kendisiyle ilgili pozitif inanç ve olumlu duygular geliştirir. Bu da kişinin kendisine, ilişkilerine ve dünyaya bakış açısına yansır.
Shapiro, F. (2018). Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR): Temel Prensipler, Protokoller ve Prosedürler. 7. Basım. İstanbul: Okuyan Us.
Korkmazlar, Ü (2022). Çocuk ve Ergenlerle EMDR 1. Düzey Eğitim Notları, İstanbul.
© 2023 Tüm Hakları Saklıdır.