Destekleyici psikoterapi; danışanın sorunları ile başa çıkma yönetimini değerlendirir ve danışanı destekleyerek olayları farklı açılar ile görmesine yardımcı olur. Destekleyici psikoterapi, hastanın çeşitli duygularını ifade etmesine, duygularını düzenlemesine ve iç yaşantılarını daha tutarlı bir şekilde ifade etmesine yardım etmektedir. Terapötik müdahalelerin, terapist ile hasta arasındaki ilişkinin duygusal yansıtma ve kişilerarası ilişkilerdeki sıcaklıkla karakterize edilmesi önemlidir. Destekleyici müdahale hastanın daha iyi sosyalleşmesine, kendi davranışları üzerindeki kontrolünü güçlendirerek ve başkalarıyla ilişki kurmanın daha tutarlı yollarını bulmasını teşvik ederek yardımcı olmaktadır.
Destekleyici psikoterapinin amacı, hasta ile terapistin çalışma ittifakının bozulmasını önlemek, bir arada tutma ortamı oluşturmak ve sürdürmek için işbirlikçi süreçleri geliştirmektir. Güvenilir, tutarlı ve doyum sağlayan ilişkiler yaşayamayan veya başkaları tarafından kabul görmediğini hisseden danışanlar, klinisyenin kabul edici tutumu sayesinde ya da klinisyen ile olan ilişkisinde kabul edici rolü ile kıymetli bir yaşantı deneyimlemektedir. Klinisyenin hastaya açıklığı; ilgisi, hastanın ne söylediğine dikkat etmesi ve onu onaylaması üzerinden iletilmektedir. Bu hedeflere ulaşmak için, detaylı bir değerlendirme çok önemlidir. Ayrıca, müdahale sırasında klinisyenin danışanın gerçek ya da aktarımsal ilişkilerini ve geçmişteki mevcut duygusal tepki ve davranış modelini incelemesi gerekir. Sonuç olarak müdahalelerin bu özel amaçlara göre uyarlanması gerekir.
Destekleyici psikoterapinin psikanalitik düşünmeyi gerektiren bir psikoterapi yaklaşımı olup psikanalist gibi davranmayan bir psikoterapi yöntemi olduğu söylenebilir. Klinisyen, hastadaki kaygıyı azaltmak, özgüveni ve umudu arttırmak, tutarsız psikolojik işlevleri düzenlemek ve genel işlevselliği geliştirmek için “yeterli” olanı yapmak zorundadır. Örneğin, destekleyici psikoterapilerde aktarım gerçekleşir ancak klinisyen bunu yorumlamaz. Klinisyen yalnızca aktarımı yöneterek hastanın terapistin kendisine yönelik olumlu duygularının gelişmesini teşvik eder. Bu olumlu duygular, hastanın iyi işlevsel gösteren bir ittifak sürdürmesi ve klinisyen ile tutarlı bir şekilde özdeşleşmesi için faydalıdır. Psikoterapist ve hastanın birlikte çalışma ittifakı hem açıklayıcı hem de destekleyici müdahalelerde önemli bir husus olmasına rağmen destekleyici psikoterapilerde ise çalışma ittifakı tedavinin çok önemli bir unsuru olarak kabul edilmektedir. Ancak, terapötik ilişki içindeki sorunlar, tedavinin kendisini bozmakla tehdit ettiği zaman danışan ile birlikte ele alınır. Psikodinamik çerçeve, bir olguyu anlamanın en önemli yolunun, terapist ile danışan arasında gelişen ilişki bağlamına odaklanmak olduğunu savunur. Bu ilişki sayesinde hasta kişilerarası dünyasını tedavi odasına getirir ve böylece terapist hastanın gerçeklik yapılanmasını yönlendirebilir. Terapötik etkiyi arttırmak için destekleyici müdahalenin önceliklerinden biri, duygusal güvenlik ve güvene dayalı bir atmosfer olan “kapsayıcı ortamı” yaratmaktır.
Klinisyenin en başından itibaren aktif olarak çalışması ve hastanın kaygı, utanç ve öfke duygularını kapsaması ve hastanın bu duyguları işlemesine yardımcı olması gerekir. Hastanın savunma mekanizmalarına yaklaşım, açıklayıcı ve destekleyici psikoterapileri ayırt etmede merkezi bir rol oynar. Açıklayıcı müdahalelerde, her bir temel çatışmaya göre savunmalar tanımlanmakta ve incelenmektedir. Destekleyici tedavilerde ise, savunmalar sadece danışan için uyumsuz hale geldiklerinde sorgulanmaktadır.
Tunç, P. (2019). Destekleyici dinamik psikoterapinin temel stratejileri. Kriz Dergisi, 27(3), 158-177.
Destekleyici Psikoterapi. Dr. Halis Ulaş, Dr. Köksal Alptekin, Turkiye Klinikleri J Psychiatry-Special Topics 2009;2(2)
© 2023 Tüm Hakları Saklıdır.