Korku Avcısı Programı:
Ebeveyn olarak, çocuklarınızın zaman zaman kaygı ve korku yaşadığını gözlemlemek oldukça normaldir. Her çocuk, büyüme sürecinin doğal bir parçası olarak zaman zaman kaygı ve korkularla karşılaşır. Ancak, bazı çocuklar için bu korkular o kadar yoğun hale gelir ki, günlük yaşamlarını ve gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Bu noktada devreye giren “Korku Avcısı” programı, çocuklar için özel olarak yapılandırılmış, bilimsel temellere dayalı Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) programını sunarak anksiyete sorunlarına çözüm getiriyor. Bu yazıda, programın temel özellikleri, oturum sayısı ve ebeveynlerin sürece nasıl dahil olduğu hakkında detaylı bilgiler bulunmaktadır.
Anksiyete Nedir ve Çocukları Nasıl Etkiler?
Araştırmalara göre, çocukluk çağında anksiyete bozuklukları, %8.6 ile %17.7 arasında değişen yaygınlık oranıyla, en sık karşılaşılan psikiyatrik sorunlar arasında yer almaktadır. Anksiyete, belirsiz veya tehdit edici bir duruma karşı duyulan aşırı korku ve endişe halidir. Çocuklar, gelişimlerine uygun olmayan bir düzeyde korku hissettiklerinde, bu anksiyete bozukluğuna dönüşebilir ve tedavi edilmediğinde uzun vadede depresyon, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve diğer psikiyatrik sorunlarla ilişkili olabilir. Bu durum, çocuklarda sosyal izolasyona, düşük akademik başarıya ve aile içi çatışmalara yol açabilir. “Korku Avcısı”, tam da bu tür durumlar için özel olarak hazırlanmış bir rehber niteliği taşıyor.
Kaç Oturum? Programın Süresi ve İçeriği:
Program, 8-14 yaş arası çocuklarda anksiyete bozukluğunu tedavi etmek için genellikle 10-12 oturumdan oluşan yapılandırılmış bir süreç sunar. Ancak, çocuğun ihtiyaçlarına ve terapinin ilerlemesine bağlı olarak oturum sayısı 12’den fazla da olabilir. Bazı durumlarda, ek seanslar çocuğun kaygılarıyla daha derinlemesine başa çıkmasına ve öğrenilen becerileri pekiştirmesine yardımcı olabilir. İki aşamalı olan programının ilk aşaması, psikoeğitim ve bilişsel yeniden yapılandırma tekniklerini içerir. Bu aşamada çocuklara, anksiyetenin ne olduğu, vücutlarının bu duygusal tepkiye nasıl yanıt verdiği öğretilir. Anksiyetenin fiziksel belirtilerini tanımak önemlidir, bu belirtiler arasında hızlı kalp atışı, nefes darlığı gibi tepkiler yer alır. Program, çocuklara bu belirtileri yönetmek için gevşeme teknikleri ve nefes alma egzersizleri gibi rahatlama yöntemlerini kullanmayı öğretir. Ayrıca, bilişsel yeniden yapılandırma sürecinde, çocuklar kaygı yaratan olumsuz düşüncelerini belirlemeyi ve bu düşünceleri sorgulamayı öğrenirler. Örneğin, “Kötü bir şey mi olacak? ” ya da ‘’Başaramayacağım. ’gibi düşüncelerin gerçekçiliğini sorgulayarak, bu düşünceleri daha pozitif ve gerçekçi düşüncelerle değiştirme becerisi kazanırlar. Bu süreçte Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), çocuğun düşünceleri, duyguları ve davranışları arasındaki bağı anlamasını sağlar. Programın ikinci aşamasında ise, çocuklara ilk aşamada öğrendikleri becerileri gerçek hayatta uygulamaları için rehberlik edilir. Özellikle ikinci aşamada, çocuk korkularıyla yüzleşir ve kaygılarını yönetmeye yönelik yeni stratejiler geliştirir. Bu “maruz bırakma” yöntemiyle, çocuğun kaygı yaratan durumlara karşı verdiği tepkiler zamanla değişir ve azalır. Bu şekilde çocuğun öğrendiği kaygı yönetim becerilerini gerçek yaşamda uygulayarak daha güçlü ve kendine güvenli bir şekilde başa çıkmasını sağlar. Bu süreçte ebeveynlerin desteği de büyük önem taşır.
Ebeveynlerin Rolü: Çocuğunuza Nasıl Destek Olabilirsiniz?
Ebeveynler, “Korku Avcısı” programında önemli bir rol oynar çünkü çocuğun yalnızca terapide değil, günlük yaşamında da öğrendiklerini uygulayabilmesi için rehberlik ederler. Özellikle küçük çocuklarla çalışırken, her oturumdan sonra ebeveynlerle görüşülerek, çocuklarına nasıl destek olacakları anlatılır. Anne-baba görüşmeleri toplamda üç adet olup ilki terapiye başlamadan önce, ikincisi çocukla iki seans çalıştıktan sonra ve sonuncusu da sekizinci seansa başlamadan önce yapılmaktadır. Bunlar haricinde, özellikle küçük çocuklarla çalışırken her seansın son 5-10 dakikasında anne- babayı içeri çağırarak, o seansta neler yapıldığını, çocuğun hafta içinde ne yapacağını ve kendilerinin nasıl yardımcı olabileceklerini açıklamak, tedavi sürecine olumlu katılar sağlamaktadır. Bu görüşmelerde, anksiyetenin ne olduğu, hangi ebeveyn tutumlarının anksiyeteyi artırabileceği ve çocuklarına nasıl yardımcı olabilecekleri üzerinde durulur. Ebeveynlerin terapi sürecine dahil olması, tedavi sürecinin başarısına katkı sağlar. Anne-baba olarak, çocuğunuzun kaygılarını küçümsemek yerine, onların yanında olup destek olmanız çok önemlidir. Ebeveynlerin bu süreci anlaması ve çocuğun hislerine duyarlı yaklaşması, çocuğun iyileşme sürecine büyük katkı sağlar.
Çocuğunuzun Korkularını Yenmesine Yardımcı Olun:
Çocukluk döneminde yaşanan anksiyete bozuklukları, ebeveynler için karmaşık ve zorlayıcı olabilir. Program sayesinde, çocuklar yalnızca korkularını yönetmeyi öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda bu süreç özgüvenlerini artırır. Ebeveynler olarak, siz de çocuğunuzun yanında yer alarak, bu önemli değişim sürecine katkı sağlayabilirsiniz. Erken müdahale, çocukların psikolojik gelişiminde kalıcı etkiler yaratır; bu nedenle uzman desteği almak, çocuğunuzun daha sağlıklı bir yaşam sürmesine önemli katkıda bulunur. Terapiye başvurmak, yalnızca anlık bir çözüm değil, uzun vadede çocuğunuzun ruhsal iyilik hali için önemli bir yatırım olacaktır.
Kaynakça;
- Al-Biltagi, M., & Sarhan, E. A. (2016). Anxiety disorder in children: Review. Journal of Paediatric Care Insight, 1(1), 18-28.
- Özsoy, E. V., & Turan, S. (2022). Yaygın Anksiyete Bozukluğunda Yapılandırılmış Bilişsel Davranışçı Müdahaleler: Olgu Sunumu. Turkish Journal of Child & Adolescent Mental Health/Çocuk ve Gençlik Ruh Sagligi Dergisi, 29(3).
- Tok, E. S., Arkar, H., & Bildik, T. (2016). Çocukluk çağı kaygı bozukluklarında bilişsel davranışçı terapi, ilaç tedavisi ve kombine tedavinin etkililiğinin karşılaştırılması. Türk Psikiyatri Dergisi, 27(2), 110-118.