Sosyal anksiyete bozukluğu sosyal ve performans durumlarına karşı yoğun bir kaygı duyma durumudur. Örneğin kişi tanımadığı insanlarla karşılaştığında, başkalarının ona bakabileceğini düşündüğü kalabalık ortamlarda, telefonla konuşması gereken durumlarda, okulda sahne performansı yapacağı zamanlarda, sınıfta parmak kaldırıp soru soracağında, tek başına alışveriş yaparken yoğun bir korku yaşamaktadır. Bu gibi davranışlar her zaman sosyal kaygıyı yansıtmasa da ebeveynleri ya da bakım verenleri endişelendirecek bir durum ya da süreklilik olduğunda bir psikoterapiste başvurulması önerilir. Sosyal kaygı teşhisi alan çocuk ya da gençler bu kaygıyı orantısız yaşarlar ve günlük rutinlerini yoğun ölçüde etkileyecek seviyeye gelirler. Kronikleşen kaygı yaşayan gençlerin okul performansları, okul dışı etkinlikleri ve arkadaşlık edinme becerileri olumsuz yönde etkilenir.
Sosyal kaygının nedenleri arasında genetik ve beyin nörokimyası ile ilgili organik faktörler yer alsa da çocuğun yetiştirilme tarzı ve ebeveyn tutumları da büyük rol oynar. Küçük yaşlardan itibaren sık sık çevre değiştirmek, yabancı dil kullanacağı çevrelere yerleşmek, taşınmak, sık sık arkadaş ortamının değişmesi çocuğu çekingen ve kaygılı bir yapıya itebilir.
Okul Öncesi Dönem: Yeni şeylerden korkma, sinirlilik, ağlama, konuşmayı reddetme
Okul Çağı Dönem: Sınıfta sesli okuma ve soruları yanıtlama korkusu, diğer çocuklarla konuşma korkusu, sınıfın önünde sunum yapma/tahtaya çıkma korkusu, yetişkinlerle konuşma korkusu, sahne ya da spor performanslarından kaçınma, restoranda sipariş verme korkusu, doğum günü partilerine katılmaktan kaçınma
Ergenlik Dönemi: Sessiz kalmayı tercih etme, olumsuz eleştiriye karşı aşırı hassas olma, utanma/ aşağılanma korkusu, konuşmaya karşı isteksizlik, okul çağı dönemindeki semptomlara ek olarak, kantin ya da kafeteryada tek oturma isteği, sınıfa geç girmekten korkma, başkalarıyla konuşurken kendisinden çok az bahsetme, okul dışı arkadaşlarla buluşmaktan kaçınma, sinirlilik, göz temasından kaçınma, okul başarısızlığı, konuşurken saçlarını kıvırma gibi kaygıya yönelik davranışlar
Tüm bu psikolojik/davranışsal semptomlara ek olarak çocuklar bazı fiziksel semptomlar da göstermektedir. Yetişkinlikte sosyal kaygı yaşayan kişilerle karşılaştırıldığında, çocukların baş ağrısı, mide ağrısı ya da mide bulantısı gibi fiziksel semptomları daha fazla yaşadığı görülmektedir.
Sosyal kaygı yaşayan okul çağı çocukları okulda uyumlu, sakin bir tutum sergiledikleri için öğretmenlerinin gözünde yalnızca ‘çekingen’, ya da ‘içedönük’ olarak tanımlanıp gözden kaçma olasılığı olabilmektedir. Bu nedenle yukarıda belirtilen semptomların rehber öğretmen ya da sınıf öğretmeni tarafından fark edilmesi önemlidir.
Sosyal kaygı ne kadar erken teşhis edilir ve psikolojik ve psikiyatrik destek ne kadar erken başlanırsa tedavinin sonuçları o kadar olumlu olmaktadır. Tedavi yöntemi olarak ilaçlı tedavi, bilişsel davranışçı terapi, EMDR terapisi gibi yöntemler kullanılmaktadır.
Kliniğimizde sosyal kaygı belirtileri ile başvuran çocuk ve ergenlere ayırıcı durumlar açısından uzmanlarımız tarafından görüşme ve değerlendirmeler ve gerekli görüldüğü takdirde psikometrik, projektif testler uygulanmaktadır. Gerekli görüldüğü takdirde ilaç tedavisine başlanılmakta, bunun yanı sıra çocuğun- ergenin psikopatolojisine göre uygun terapi ekolü ile çalışılmak üzere uzmanlarımız destek vermektedir.
Anne Babalar İçin Başucu Kitabı Kusursuz Ebeveynlik Mümkün Mü?, Uz. Dr. Neslim G. Doksat (2014). Sigma Publishing.
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (2016). Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Yayınları: 9.
Recent findings in social phobia among children and adolescents, Hitchcock CA, Chavira DA, Stein MB. (2009). Isr J Psychiatry Relat Sci 46(1):34-44.
Social Anxiety Disorder: More Than Just a Little Shyness, Jefferson JW. (2001). Prim Care Companion J Clin Psychiatry 3(1):4-9.
© 2023 Tüm Hakları Saklıdır.