Başarı, en geniş tanımıyla belirli bir eylemin belirli bir süre içerisinde gerçekleştirilmesi anlamına gelmektedir.
Başarısızlık, eylemlerin hedeflenen şekilde sonuçlanmaması anlamına gelmektedir. Akademik anlamdaki karşılığı ise uzun süreli olarak çoğu derste gelişim düzeyinin ve yaş grubundan yapabilmesi beklenen konularda ortalamanın altında bir başarıya sahip olması ve zorluk yaşaması anlamına gelmektedir.
Başarı ve başarısızlık çok genel kavramlardır ve hayatın birçok yerinde karşımıza çıkabilmektedir. Sosyal ilişkilerde, toplumsal norm ve kurallarda, akran ilişkilerinde de başarı veya başarısızlıktan bahsedilir fakat okul başarısızlığı olarak ele aldığımız konu akademik anlamdaki başarısızlığı kapsamaktadır.
Akademik anlamda başarı derslerin seyrinde beklenen öğretilenlerin anlaşılması ve uygulamaya geçirilmesi ve öğrencinin belirlenmiş sonuçlara ulaşması anlamındadır. Başarısızlığın akademik anlamdaki karşılığı ise uzun süreli olarak çoğu derste gelişim düzeyinin ve yaş grubundan yapabilmesi beklenen konularda ortalamanın altında bir başarıya sahip olması ve zorluk yaşaması anlamına gelmektedir.
Başarı ve başarısızlık, göreceli kavramlardır. Bazı kişiler için sınıf geçmek veya derece yapıyor olmak başarı iken bazı kişiler için bu başarısızlık olabilmektedir.
Psikiyatrik olarak okul başarısızlığının kriteri çocuğun gelişim seviyesindeki yaşıtlarına göre akademik anlamda geride kalmış olması ve yetersiz olmasıdır. Bu konuda zihinsel ve bilişsel gelişimin değerlendirilmesi mühimdir.
Özellikle sınav dönemindeki çocuklarda görülmektedir. İlkokuldan ortaokula, ortaokuldan liseye ve liseden de üniversiteye geçiş dönemlerinde girilen sınavlarla birlikte dönem içlerinde olunan sınavlarda da kaygı görülebilmektedir.
Sınavdan önce heyecanlanma, yapıp yapamayacağına dair düşünceler, yeteri kadar hazırlanmamaya dair inançlar; sınav esnasında yetişmeyecek korkusu, okuduğunu anlayamama; sınav sonrasında yaptıklarından emin olamama, kendine karşı güvensizlik ile görülmektedir.
Sınavlardaki kaygı genel akademik başarıyı olumsuz etkilemektedir.
Okul hayatında öğretmenler, temel düzeyde bilgi aktarımını ve öğrencilerin beceri edinmeleri konusunda sürekli, belirli bir sıra içerisinde ve çoğunlukla önceki öğretilen bilginin üzerine yeni bir şey ekleyerek öğretme ve yeni bilgiler ile önceden öğrenilen bilgileri harmanlayarak ve tekrar ederek öğretmektedirler. Sıklıkla okula gitmeyen çocuklarda dersler arasındaki bağlantıyı kurmak bu sebeple zorlaşmaktadır. Okula gittiği günlerdeki derslerde, gitmediği günlerde işlenen dersleri kaçırması sebebiyle akademik anlamda sorunlar yaşayabilmektedirler.
Sık sık ama kısa süreli devamsızlıklar, uzun süreli ama seyrek şekilde yapılan devamsızlıklara göre daha zorlayıcı olabilmektedir. Çocuklar, dersler arasında bağlantı kurma ve öğrendiğini uygulama konusunda zorluk yaşayabilmektedir.
Devamsızlık öğretmen tarafından fark edildiğinde sebebi ve çocuğun hayatında neler olduğunun araştırılması akademik anlamda çocuğun gelişimi için önemlidir.
Çocukların okul yaşamlarında görme ve işitme duyularının belirli aralıklarla kontrol ediliyor olması gerekmektedir. Çoğunlukla işitme duyusunda oluşan hasar hemen fark edilmemekte ve dikkat edilmemektedir. Yaşanan duyulardaki sorunlar akademik başarısızlığı etkilemektedir. Anne ve babaların, çocukları gözlemlemeleri ve bir anormal durum gözlemlediklerinde özen göstermeleri gerekmektedir.
Duyusal sorunların yanı sıra herhangi bir duyusal sorun yaşamayan ama hastalanmasına rağmen okula devam eden ve derse giren bazı çocuklarda hastalık etkisi ile dikkati toplamakta sorunlar yaşanabilmektedir.
Her çocuğun öğrenme hızı ve süresi birbirinden farklıdır. Bazı çocuklar ilk anlatışta konuyu kavrayabiliyorken bazı çocuklar için birden fazla tekrar yapılması, evde de tekrar etmesi gerekebilmektedir. Öğrenme hızının yavaş olan çocuklar ile okulda ayrı bir öğrenim sağlanması, bireye odaklı bir eğitim verilmesi mümkün olamamaktadır. Bu durumda bazı çocukların özel bir destek görerek eğitim alması gerektiği durumlar olabilmektedir. Çocuğa özel dikkat geliştirme veya düzeyine uygun şekilde eğitim vermek daha etkili olacaktır.
Çocuklar eğitimi yalnızca okulda, derslerde görmemektedir. Derslerde öğrenilen bilgiler ödevler ile evde tekrar edilmesiyle pekiştirilmesi gerekmektedir. Bu durumda ev ortamının ve ders çalışma alışkanlıklarının başarı duruma etkisi bulunmaktadır. Ev ortamında başarısızlığı etkileyen etmenler arasında ders çalışmak için gerekli ortamın sağlanamaması ön plandadır. Gerekli olan ısı, ışık ve sesin sağlanmasını kapsamaktadır. Diğer etkenler ise evde ödev yapma ve ders çalışma rutinlerinin olmaması, belirli bir zamanlama ve planlama yapılmamış olması, ders çalışmanın alışkanlık olarak ele alınmaması, ebeveynlerin çocuğa sınır koyamaması, belirli kurallara uyulmadığı durumlarda bunun göz ardı edilmesi olarak ele alınabilir.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite okul başarısını olumsuz etkilemektedir. Dikkat eksikliği, derste işlenen konuya odaklanma ve anlamada, verilen ödevlerin yazılmaması ve unutulmasıyla, el yazısını aceleyle ve dikkatsiz yazdıktan sonra yazdıklarını anlamamasıyla, sınavlarda yapılan dikkat hatalarıyla ortaya çıkmaktadır. Ders içerisinde, ödevlerde ve sınavlarda okul başarısızlığına birebir olumsuz etkisinin görüldüğü gibi hiperaktivite ve dürtüselliğin getirdiği hareketlilik hali, başkalarıyla konuşma ve fiziksel olarak temasta bulunma dürtüsü, soruları tam okumadan yanıtlamak istemesi, yanlış veya eksik okuması da dersleri takip etmeyi engelleyebilmektedir.
Yürütücü işlevler, tepkiyi bastırma, dikkat sürdürme, göreve başlama, duygu kontrol etme, odaklanmış dikkati sürdürme, planlama ve önceliklendirme, organizasyon, zaman yönetimi, hedef odaklı ısrar, esneklik ve üstbiliş temel becerilerinden oluşmaktadır. Günlük hayattaki organizasyon, planlama ve yapılması gereken görevi sürdürme konularında zorluk yaşayan çocukların akademik anlamda sorunlar yaşadıklarını ve okul başarısızlıkları yaşadıkları gözlemlenmektedir.
Çocuklarda görülen davranış sorunları ders esnasında öğrenmeyi ve okul ortamında öğretmen ve akranlar ile ilişkiyi olumsuz etkilemesiyle akademik anlamda başarısızlığa neden olabilmektedir. Davranış sorunları olan çocukların etiketlenmesi ve bu etiketlerin çocuğun her davranışında kullanılması büyük bir etkendir.
Aile ilişkileri bir diğer okul başarısızlığını etkileyen etmendir. Çocuğun okul dışında en çok vakit geçirdiği yer evidir ve ev ortamında ailesiyle olan ilişkisi yaşamındaki her alanı etkilemektedir. Ev ortamının huzursuz olması, çatışmaların çıkıyor olması, anne ve babanın olumsuz şekilde çocuğa model olması, anne ve babanın gerçekçi olmayan, çocuğun yapabileceğinden çok daha fazlasının bekleniyor olması veya çocuğun okul hayatına dair gerekli özenin gösterilmiyor olması, belirli etiketler ile hitap edilmesi, ebeveyn çocuk ilişkisi içinde olumlu pekiştireçlerin verilmemesi (öpmek, sarılmak, aferin demek, tebrik etmek gibi), akademik başarı dışında da çocuğun güçlü yönlerinin farkında olunmaması veya çocuğa aktarılmaması durumları akademik başarıyı etkileyebilmektedir.
Zayıf notlara verilen aşırı tepkiler gibi önemsememek de başarısızlığın sebepleri arasındadır.
Okul yaşantısı ve ilişkiler de okul başarısını etkilemektedir. Okul ortamındaki arkadaşlık ve öğretmen ilişkilerinin başarı üzerinde etkisi vardır. Öğretmen ile iyi ilişki kurulamaması, iletişim kurmakta zorlanılması, karşılıklı sevgi önemlidir. Aynı şekilde arkadaşlarla olan ilişkide de yaşanan sorunlar başarıyı etkilemektedir. Öğretmenin aracı rolü akran ilişkilerinde de bulunmaktadır.
İlişkisel sorunların dışında kalabalık sınıf ortamı, araç ve gereçlerde yetersizlik, ders programının çocuğun gelişimi için uygun olmaması da başarısızlığın sebepleri arasında bulunabilmektedir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi; okul, arkadaş ve aile ilişkilerinde sorun yaşayan, çalışma ve okul ortamının ders çalışmaya ve öğrenmeye uygun olmadığı, gelişimsel olarak yaşıtlarından geride kalındığı gözlemlenen çocuklarda daha sık görülmektedir.
Okul başarısızlığı belirli bir yaş grubunda başlar ve belli bir süre devam ettikten sonra son bulur şeklinde bir sınır içerisinde değildir. Olumsuz koşulların olması durumunda okula başlandığı andan itibaren başlayabilme ve okul yaşantısının herhangi bir döneminde meydana gelebilmektedir. Bununla birlikte sıklıkla okulun ilk yıllarında sıklıkla görülmektedir.
Olumsuz okul şartları, sosyal ilişkilerde yaşanan zorluklar, ebeveyn desteğinin olmaması veya düşük notlar ve ders çalışma konusunda baskıların bulunması, ev ortamının ders çalışmak için uygun olmaması, okula ve derslere sürekli devamın sağlanmaması okul başarısızlığının ortaya çıktığı durumlar arasındadır.
Okul başarısızlığının ortaya çıkma sebeplerinin sürdürülüyor olması, başarısızlık konusunda destek olmaktan ziyade olumsuz söylemlerde bulunulması riski arttıran faktörler arasındadır.
Tedavi sürecinde psikiyatrik değerlendirme yapılmaktadır. Değerlendirme sürecinde aileden ve öğretmenlerden gerekli bilgiler toplanmakta ve başarı başarısızlık kavramları psikiyatrik açıdan incelenmektedir. Öğrenme güçlüğünden veya zeka geriliğinden farklı olduğunu saptamak adına değerlendirme sürecinde klinik testler de uygulanabilmektedir.
Ev ve okul yaşantısı ve ilişkileri konusunda, alışkanlık ve rutinler oluşturma konusunda psikolojik destek alarak tedavi planı oluşturulabilmektedir.
Yapılması gereken ilk adım başarısızlığın nedenlerinin tespit edilmesi ve bu konu üzerinde yapılması gereken durumların üzerinde durulması gerekmektedir.
Ev ortamından kaynaklı bir başarısızlık yaşanması durumunda ebeveynlerden mümkün olduğunca ev ortamını düzenlemeleri, ödev yapma alışkanlığı edinmeyi desteklemeleri, kurallar ve rutinlerin sağlanması, yardım istendiği durumda destek olunması, bedensel ve zihinsel yorgunluğuna göre belirli molalar verilmesi, sosyal pekiştireçlerin kullanılması (başarısını belirtmek, sarılmak, öpmek gibi), etiketlerden ve damgalamalardan uzak durulması gerekebilir.
Çocuğun bir alışkanlık veya rutine sahip olmasını sağlarken kullanılacak yöntemler arasından model olmak önemlidir. Çocuğun ders çalışmasını isterken ebeveynlerin çocuğun izlemek istediği dizi veya filmi izlemesi ders çalışmasını etkileyecektir. Aynı şekilde iş yaşantısına dair ufak bilgiler ile model olma kullanılabilir.
Okula uyum ve devamsızlık durumlarının etkili olduğu gözlemlendiği durumlarda, önemli bir şey olmaması ve sağlık problemleri dışında okula devamın sağlanması, okula gitmek istemediğinde çocuğun duygusunu ona yansıtılması fakat sınırın da koyulması gerekmektedir.
Aile ilişkileri kaynaklı okul başarısızlığında, aile içi iletişimin artması, olumsuz söylemlerin yerini olumlu ve olumsuz söylemlerin harmanlanarak kullanılması, gelişimsel olarak yaş grubunun veya çocuğun kendi düzeyinin üzerinde bir beklentide bulunulmaması olumlu etkilere sahiptir.
Okul Başarısızlığı ile görülen patolojiler arasında depresyon bulunmaktadır. Ders çalışmayı zorlaştırması, genel isteksizlik hali başarıyı da olumsuz etkilemektedir.
Sıklıkla zihinsel yetersizlik ve öğrenme bozukluğu ile karışmaktadır. Psikiyatrik muayene önem taşımaktadır.
Merkezimizde okul başarısızlığı ile gelen çocuk-ergenlere ayırıcı tanı açısından psikiyatrik muayene ve gerekli görüldüğü takdirde psikometrik, projektif testler uygulanmaktadır. Doktorumuz gerekli gördüğü takdirde ilaç tedavisine başlamakta bunun yanı sıra çocuğun- ergenin psikopatolojisine göre uygun terapi ekolü ile çalışılmak üzere klinik psikolog ekibimize yönlendirme yapılabilmektedir.
Eğitimde Çocuk Başarısı İçin Okul-Aile İş birliği, Esra Gül, (Yüksek Lisans Tezi, 2007)
Başarıya Götüren Aile, Doğan Cüceloğlu, Remzi Kitabevi, 57. basım (2005)
Başarıya Götüren Anne-Baba, Murat Tunalı, 3. Baskı (2018)
© 2023 Tüm Hakları Saklıdır.